İşinizi Bırakıp Dünyayı Gezmek Mümkün mü? Evet, Hem de Parasız Kalmadan!
Hiç hayatınızın ortasında “Ben ne yapıyorum?” diye durup düşündünüz mü? Belki de bir sabah uyanıp her şeyi bırakıp dünyayı gezmek istediniz. İşte tam olarak bunu yapan biri var: İstanbul’da dijital pazarlama uzmanı olarak çalışan Elif, 29 yaşında, kurumsal kariyerine ara verip sırt çantasını alarak yollara düştü. Bir yıl boyunca Avrupa, Güneydoğu Asya ve Güney Amerika’da dolandı, ve hâlâ cebinde üç aylık birikimi var.
“Elimdeki tüm imkânları eve, arabaya yatırmak yerine özgür kalmak için kullandım,” diyor Elif. Seyahatlerini ve deneyimlerini paylaştığı blogunda, bu kararı nasıl aldığını samimiyetle anlatıyor. “Birkaç yıl öncesine kadar İstanbul’da bir daire almayı düşünüyordum ama sonra fark ettim ki bağlanmak istemiyorum. Özgür hissetmek istiyorum.”
Bu kararı almak, birikim yapma alışkanlıklarının doğal bir sonucu oldu. Elif, üniversiteden mezun olduktan sonra hiç ara vermeden çalıştı. Harcamalarını hep kontrol altında tuttu. Maaşına gelen zamları, bonusları hep kenara koydu. Kriz kapıyı çalmadan önce kendi “çeyrek yaş krizi”ni atlattı diyebiliriz.
Türkiye’de gençler arasında işsizlik oranı %20’lere dayanmışken, Elif gibi sistemin dışına çıkmayı göze alabilenler nadir. Ama o, çocukluğunda maddi zorluklar içinde büyümenin kendisine hem sabırlı olmayı hem de para yönetimini öğrettiğini söylüyor. “Paranın kıymetini küçük yaşta öğrendim. Hayatta özgür olmak istiyorsam para biriktirmem gerektiğini biliyordum,” diyor.
Yani bu tamamen şans değil. Strateji, sabır ve biraz da cesaret. Eğer siz de dünyayı gezme hayali kuruyorsanız ama ‘ya parasız kalırsam’ diye düşünüyorsanız, Elif’in dört temel tasarruf alışkanlığına bir göz atın.
1. Destek alın, yalnız yürümeyin
Elif, seyahatten döndüğünde ailesinin yanında kalmaya başladı. İstanbul gibi pahalı bir şehirde bu büyük avantaj. Ayrıca arkadaş çevresinden destek gördü, bazı eşyalarını takasla yeniledi, ikinci el uygulamalardan faydalandı. Bu geçici fedakârlık, mali açıdan toparlanmasına yardımcı oldu.
2. Sahip olduklarınızla yetinmeyi öğrenin
“İndirim kodu ya da kupon olmadan alışveriş yapmıyorum” diyor Elif. Trendyol, Hepsiburada gibi sitelerdeki kampanyaları takip ediyor, cashback sistemlerini kullanıyor. Gözünü yüksek etiketli ürünlere dikmiyor, daha çok ihtiyaç odaklı hareket ediyor.
3. Ücretsiz aktivitelerle hayatı zenginleştirin
Seyahatlerinde de, İstanbul’daki hayatında da pahalı etkinliklerden kaçınıyor. Yerel festivallere katılıyor, müzelerin ücretsiz günlerini takip ediyor. Dışarda yemek yerine yürüyüşe çıkmak, bir parkta kitap okumak onun için çok daha anlamlı.
4. Kendin pişir, kendin ye (ve mutlu ol)
Elif’in en büyük tasarruf kalemi evde yemek. Dışarda kahve içmek yerine termosla geziyor, akşamları marketten aldığı malzemelerle hem ekonomik hem sağlıklı besleniyor. Küçük bir balkon bahçesiyle kendi biberini, domatesini yetiştiriyor.
Bu stratejiler onun için alışkanlık hâline gelmiş. Büyük bir tasarruf planı yapmamış, sadece sürekli olarak aynı yaklaşımı sürdürmüş. “Dönüp baktığımda, aslında ne kadar para biriktirdiğimi ben de fark etmemişim,” diyor. Tasarruf etmek bir refleks hâline gelmişti. Ve bu sayede şimdi özgür.
Elif’in hikâyesi bize şunu gösteriyor: Özgürlük planlı harcamalarla mümkün. Dünyayı gezmek istiyorsanız, her şeyden önce paranızla ilişkinizi değiştirmeniz gerek. Lüks değil, bilinçli tüketim sizi yola çıkaracak.