Ekonomik belirsizlikler hayatın kaçınılmaz bir parçası. Türkiye’de de son yıllarda artan hayat pahalılığı, yükselen kredi faiz oranları ve düşen alım gücü birçok kişiyi harcamalarını yeniden gözden geçirmeye itiyor. Finansal kontrolü yeniden ele almak isteyenler için oldukça pratik bir yöntem var: 10/20 kuralı.

Bu yöntem, bütçenizi kolayca dengelemenize ve borçlarınızı kontrollü bir şekilde yönetmenize yardımcı olabilir. Peki 10/20 kuralı nedir ve Türkiye’de bu kuralı nasıl uygulayabiliriz? Gelin birlikte inceleyelim.

10/20 Kuralı Nedir?

10/20 kuralı, bir bütçeleme ve borç yönetimi ilkesidir. Aslında katı bir kuraldan çok, genel bir yol göstericidir. Temel prensip şu:

  • Aylık net gelirinizin %10’undan fazlasını borç ödemelerine ayırmayın.

  • Yıllık net gelirinizin %20’sinden fazla tüketici borcunuz olmasın.

 

Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, konut kredileri ve konut kira giderleri bu hesaba dahil edilmez. Çünkü bu harcamalar çoğu zaman zorunludur ve uzun vadeli yatırım niteliği taşıyabilir. Dahil edilen borç türleri ise genellikle araç kredileri, kredi kartı borçları, ihtiyaç kredileri gibi tüketici borçlarıdır.

Bir Örnek Üzerinden 10/20 Kuralı

Diyelim ki vergilerden sonra elinize geçen aylık net gelir 25.000 TL.

  • Bu durumda aylık borç ödemelerinizin 2.500 TL’yi geçmemesi gerekir.

  • Yıllık net geliriniz 300.000 TL olduğundan, toplam tüketici borcunuzun 60.000 TL’nin altında olması önerilir.

 

Eğer bu sınırların altındaysanız, harika! Bu size tasarruf yapma, yatırım yapma ve acil durum fonu oluşturma fırsatı verir.

Herkes Bu Kuralı Uygulamak Zorunda mı?

Tabii ki hayır. 10/20 kuralı, özellikle borçlarını kontrol altına almak isteyenler için faydalı bir yöntemdir. Ancak, örneğin yüksek eğitim kredisi veya araç kredisi gibi borçlarınız varsa ve bu oranları aşıyorsanız, bu kuralın dışına çıkabilirsiniz. Önemli olan, borçların ödenebilir ve sürdürülebilir olmasıdır.

BENZER  Ortak Para Yönetimiyle İlişkinizi Güçlendirin

Bu Kural Ne Zaman İşe Yarar?

  • Yeni bir kredi başvurusu yapmayı düşünüyorsanız

  • Harcamalarınızı düzene sokmak istiyorsanız

  • Aylık bütçenizi rahatlatmak ve tasarruf etmek istiyorsanız

  • Tüketici borçlarınızın arttığını fark ettiyseniz

10/20 kuralı, borçlarınızı sadeleştirmek ve finansal yükünüzü azaltmak için güzel bir başlangıç noktasıdır.

10/20 Kuralı ile Diğer Bütçeleme Yöntemleri Arasındaki Fark

Her bütçeleme yönteminin avantajları ve sınırlamaları vardır. İşte birkaç örnek:

50/30/20 Kuralı:

Gelirin %50’si ihtiyaçlara, %30’u isteklere, %20’si tasarruf ve borçlara ayrılır. Harcamalarınızı kategorize etmek isteyenler için uygundur.

Zarf Yöntemi:

Giderleri fiziksel ya da dijital zarflarla takip etmeyi içerir. Özellikle alışkanlıklarını görselleştirmek isteyenler için yararlıdır.

Sıfır Bazlı Bütçe:

Her kuruşun bir görevi olur. Ay sonunda elinizde sıfır bakiye kalacak şekilde tüm gelirinizi dağıtırsınız. Disiplinli ve detaylı takip isteyen bir yöntemdir.

10/20 Kuralı ise özellikle borç odaklı bir yaklaşım sunar. Harcamaları detaylı takip etmek istemeyen ama borçlarını kontrol altına almak isteyenler için idealdir.

Kredi Verenler 10/20 Kuralına Bakar mı?

Hayır. Bankalar genellikle 10/20 kuralına değil, sizin kredi notunuza ve borç/gelir oranınıza bakar. Ancak 10/20 kuralına uymanız, kredi notunuzu dolaylı olarak olumlu etkiler. Daha az borç, daha sağlıklı bir mali geçmiş anlamına gelir.

Borç-Gelir Dengenizi Koruyun

10/20 kuralı, Türkiye’deki bireyler için de uygulanabilir, sade ve etkili bir yöntemdir. Borçlarınızı kontrol altına almak, bütçenizi rahatlatmak ve geleceğe daha emin adımlarla yürümek istiyorsanız bu kuralı uygulamayı düşünebilirsiniz.

Unutmayın: Aylık borç ödemelerinizi gelirin %10’unun altında, toplam borcunuzu yıllık gelirinizin %20’sinin altında tutmak finansal özgürlük yolunda atacağınız en güçlü adımlardan biridir.